Sevgilisinden ayrılma deneyimi olan herkes, birbirine benzer süreçlerden ve acılardan geçer. Elbette her acı kendine özel ama aşk acısını atlatabilmek için yapılacaklardan bazıları şöyle sayılabilir;

• Ayrılığın hemen ardından, bitmiş olan ilişkinin yasını tutmak yerine, yeni bir ilişkiye başlamak genellikle yapılan en büyük yanlıştır. Çünkü, sanıldığının aksine çivi çiviyi sökmez. Aksine, biten ilişkiyle ilgili tüm acıyı, tüm matemi sonuna kadar yaşayıp, onun tüm kalıntı ve acılarıyla yüzleşip, bu savaşı yapmadan yeni bir ilişkiye başlamak sadece bir kötü tecrübe daha demektir... Bunu yapmayın! Ağlamak istiyorsanız ağlayın, bağırmak istiyorsanız bağırın… Ama acınızı mutlaka yaşayın!
• Günümüzün vazgeçilmez iletişim kanalları olan sosyal medya da ayrılık acısı çeken insanların işini zorlaştırabiliyor. Çünkü istemeseniz de ayrıldığınız sevgilinizin hayatında olan bitenlerle ilgili bir çok şeye şahit olma riskiniz var. Ve bunlar her zaman hoşunuza gitmeyebilir. Acınızı yaşamanız gereken dönemde mümkün olduğunca sosyal medyadan uzak durun. Bunu yapamıyorsanız en azından sevgilinizi sosyal medyada takip etmeyi bırakın. Zor da olsa, yapın!
• Kendinizden, hayallerinizden, planlarınızdan asla vazgeçmeyin! Gelecekle ilgili yaptığınız planlar için çalışmaya ve hayal kurmaya devam edin. Çünkü hiç kimse sizden ve sizin hayatınızdan değerli olamaz. Özsaygınızın ve özgüveninizin bir ayrılıkla yerle bir olmasına kesinlikle izin vermeyin!
• Eski sevgilinizin eşyalarını saklamayın! Evde bıraktığı eşyalardan en kısa zamanda kurtulmaya bakın. Eğer alıp götürmüyorsa, bu eşyaları saklamayın. Örneğin almadığı kıyafetleri ihtiyaç sahiplerine dağıtın, böylece en azından bu ayrılık birilerini mutlu etmenize yarar. O da olmazsa, atın!
• Ayrılık sürecinde en çok görülen davranışlardan biri de aşırı yemek yemektir. Özellikle kadınlar, yaşadıkları duygusal boşluğu gereğinden fazla yemek yiyerek ödünlemeye çalışırlar. Bunu sakın yapmayın! Ayrıca sigara ve alkol tüketimi de ayrılık zamanlarında artar. Bunları da aşırı tüketmemeye dikkat edilmelidir.
• Ayrılık sonrasında görülen genel eğilim yalnız kalmak olsa da bu yalnızlığı çok da abartmamakta fayda vardır. Elbette kimseye tahammül edemediğiniz ve kendinizle baş başa kalmak isteyeceğiniz zamanlar olması normal ve de gerekli. Ancak bu süreç, kendinizi izole etme boyutuna gelmemeli. Zira, bu zor dönemde sizi iyi tanıyan, seven ve size destek olabilecek insanların yanınızda olması, ayrılığın acısını biraz olsun azaltacak ve acı çektiğiniz süreyi kısaltacaktır. Örneğin en yakın arkadaşınız sizi çok iyi teselli edebilir ve sizi çok iyi tanıdığı için, bir şekilde sizin gülümsemenizi sağlayabilir.
• Hayatınıza yeni alışkanlıklar katmak için de ayrılık süreci çok iyi değerlendirilebilir. Her fırsat bir krizden doğar mantığıyla düşünürseniz, yaşadığınız bu acı deneyim, hayatınıza katacağınız yeni etkinlikler ve alışkanlıklar için fırsat olabilir. Üstelik artık daha fazla boş zamanınız var! Uzun süredir aklınızda olan bir hobi varsa, hayata geçirmek için iyi bir zaman olabilir. Örneğin, dans kursuna gidebilir, yeteneğiniz varsa bir enstrüman çalabilir, ahşap boyayabilir ya da yeni bir dil öğrenebilirsiniz. Böylece hem kendinizi geliştirmiş hem de dikkatiniz ayrılıktan ve onun verdiği acıdan uzaklaştırmış olursunuz.
• Ayrılık sonrasında, kendinizi tecrit edercesine yalnız kalmak ne kadar yanlış ise hiçbir şey olmamış gibi aşırı sosyalleşmek de o kadar yanlıştır. Ayrılıktan sonra, çiftlerden biri bu ayrılıktan etkilenmemiş gibi görünmek ve iyi olduğunu herkese, dolayısıyla da eski sevgilisine göstermek için her gece dışarı çıkıp, normalde olduğundan daha fazla eğlenmeye çalışabilir. Bu çaba tamamen yanlış ve zarar vericidir. Acıyı azaltmak yerine ancak daha çok artırır.