Japonya menşeli bir dövüş sanatı ve spor dalı olan Judo, geleneksel Japon dövüş sanatı ilkelerinden doğmuştur. Japoncada "Ju" kelimesi esneklik, yumuşaklık, zarafet ve nezaket gibi anlamlara gelirken, "Do" ise düşünce yol ve prensip demektir. "Ju" fiziksel eğitim ve teknikleri kapsarken "Do" ise ruhi eğitimi vurgular. Kısaca judo, bir beden ve ruh eğitim sanatıdır. Amacı kuvvete karşı, kuvvet uygulamak olan bu sporda rakibe acı verici bir hareket uygulanmaz. Bunun yerine; rakip acı sınırına getirilip bırakılır.

Yeni başlayanların beyaz kuşak taktığı judoda her altı ayda bir sınav olur ve başarılı olanlar bir üst kuşağa geçmeye hak kazanır.

İyi bir judocu olmanın altın kuralları ise şunlardır:

• İyi bir judocu olmanın en temel ilkelerinden biri, ölene kadar öğrenci olacağını kabul etmek ve bu sporda her gün yeni bir şey öğrenebileceğini bilmektir.
• Aynı zamanda stres yönetiminin de önemli olduğu bir dövüş sanatı olan judo, sadece güçlü vücut ve teknikten ibaret değildir. İnce, kıvrak bir zeka da judoda rakibini alt etmenin en önemli koşullarındandır.
• Judo aşkını her daim korumak ve kendine ulaşılabilir hedefler koymak da iyi bir judocu olmanın yollarındandır.
• Çalışkan ve cesur olmak, en önemlisi sabırlı olmak ve pes etmemek bir judocuyu ileri taşıyabilecek mihenk taşlarındandır.