Ah, şu stres bir gitse hayatımızdan ne kadar iyi olur değil mi? İşin gerçeği stres her zaman da kötü bir deneyim değil ve insanların gelişimi için hayatımızın olmaz sa olmazı tadı tuzu aslında...

İşin püf noktası ise tehlike çanlarının ne zaman çaldığının farkına varmak. Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki, dünyanın değişim hızına yetişmek için nerede ise her gün yeni bir donanıma sahip olmak zorundayız.

Olacakları tahmin etmek ve kendimizi hazırlamak artık her zamankinden çok daha zor. Stres, bizi değişim dönemlerinde ziyaret ediyor. Yeterince güçlü, hazırlıklı ve stresle başa çıkma becerilerine sahip değilsek, hayatımız pek kolay devam etmiyor.

Stresin tek bir reçetesi yok; ancak biraz çalışma gerektirse de sonuçlarına değiyor. Her insanın stres kaynağı, belirtileri farklı. Bunların ışığında da uygulanacak çalışmalar son derece bireysel.

Stresin hayatımıza nasıl bir etki yaptığıyla ilgili bütün mesele, ister hayatımızda büyük bir yaşamsal değişim yaşayalım, ister günlük küçük zorluklar birikerek üzerimize gelsin günün sonunda bu olaylara nasıl cevap verdiğimizdir.

Deneyimlediğimiz stresin kaynaklarını belirlemek ilk adım olmalı ve 4 temel kaynaktan bahsedebiliriz.

1- Çevresel- Kötü hava koşulları, pollenler, gürültü, trafik,hava kirliliği.

2- Sosyal-iş görüşmeleri,sınırlı zaman, zor kişilikler,mali problemler,kayıplar.

3- Fiziksel-Egzersiz yapmamak,yetersiz uyku,zayıf beslenme, yaralanmalar, yaş dönemi değişimleri,hastalıklar.

4- Düşünceler- Yaşanan deneyimi nasıl değerlendirdiğimiz ve etiketlediğimiz.

Peki, hangi durumlarda kaygı, baş ağrısı, bel ve boyun ağrıları, yüksek tansiyon, sindirim bozukluğu, mide ağrısı, korku, pişmanlık, sinir, düşmanlık, ilşkilerde bozulma, kas ağrıları ve gerginliği gibi sağlık sorunları yaşanıyor?

X kişiyi gördüğünüzde, sunum yapmak durumunda olduğunuzda, yağmur yağdığında, kötü beslendiğinizde ve daha fazlası... Şimdi stres günlüğü tutmak üzere bir küçük defter edinmek ister misiniz?