Yaz aylarındaki rahatlıkların, gevşemelerin ardından kış mevsimi çoğumuz için hastalıklarla mücadele dönemidir. Haliyle zor geçer. Peki, bu zorlu ve çetin ayları en zararla nasıl atlatabiliriz? Nasıl daha dirençli olabiliriz? İşte işe yarayacak birkaç gülümseten öneri…

Enfeksiyonlara yakalanmamak içim hem mineral hem de vitaminler yönünden zengin gıdalarla beslenmeliyiz. Hayatımızın vazgeçilmez parçaları olan sebze ve meyveler bu dönemde sahnedeki asıl yerlerini alırlar. Bu yüzden çinko ve selenyum mineralleri yönünden zengin olan karnabahar, havuç, yeşil biber, marul, roka, sarımsak ve soğan gibi sebzeler ile portakal, kivi, mandalina, elma ve greyfurt gibi meyveler tüketilmelidir.

Hava şartlarının bizi eve ve televizyon karşında hareketsizliğe mahkum edeceği düşünülürse hamurlu ve şekerli yiyeceklerden özellikle uzak durulmalıdır.

Güneşi az gördüğümüz kış günleri bizi depresyona sürükleyebilir. Bu olasılığı en aza indirmek için sinir sistemimizi güçlendirecek balık haftanın iki günü sofralarımızda yerini almalıdır. Yine günde tüketeceğimiz 10-15 tane badem ya da fındık sinir sistemimizi güçlendirmekte rol oynayacaktır.Kış aylarında daha üşüme ve halsizlikle kendini gösteren demir eksikliği çocuklar ve kadınların hayatlarını zorlaştırır. Kışın soğuk günlerinde hayatınızın daha da zorlaşmaması için günlük beslenmenizde yeşil mercimek, nohut, kuru fasulye, barbunya, yeşil yaprakları besinler ve et yer almalı. Ayrıca kış beslenmesin unutulmayacak bir diğer grup bitki çaylarıdır. Uzun gecelerde içilecek bir fincan bitki çayı hem içimizi ısıtacak hem de içeriğindeki yararlı maddeler bizi hastalıklara karşı koruyacaktır. Ihlamur, rezene, ada çayı, kuşburnu tercih edilebilir bitki çaylarındandır.

Son olarak yaz aylarının vazgeçilmezi olan su, kış aylarında da tüketilmeye devam edilmeli ve bu miktar 1.5 litrenin altına inmemelidir.