İnsan vücut sistemi bir program çerçevesinde işler. İnsan vücudu doğuştan itibaren programlanmıştır. Buna bizim cildimiz de dahildir. Cildimizin nasıl olacağını birçok faktör belirler. Bu faktörleri iç ve dış faktörler olmak üzere ikiye ayırabiliriz.

İç faktörler aslında biz insanların pek değiştiremeyeceği ve üzerinde kontrolümüzün çok az olduğu faktörlerdir. Yani genelde genetik faktörlerdir. Bazı insanlar vardır ki yaşlılık dönemlerine gelmelerine rağmen oldukça genç görünebilirler. Bu tür insanların genelde çocukları da belli bir yaşa gelmelerine rağmen genç görünürler. Bu cildimizdeki genetik faktörlerin etkisindendir.

Diğer faktörler de dıştan gelen faktörlerdir. Bunlara güneş ışınlarını, çevresel etkileri ve cildimizin maruz kaldığı diğer dış olumsuz etkileri ( enfeksiyonlar, virüsler v.b. ) örnek olarak verebiliriz. Bu etkenler ciltteki yaşlanmaya büyük etki ederler. İşte ciltteki yaşlanmada bireyler arasındaki fark burada ortaya çıkar. Kişinin bu dış etkenlere ne kadar maruz kaldığı ve korunmak için neler yaptığı konusu ön plan çıkar.

Ayrıca kişin yaşam şekli, alkol ve sigara kullanımı, stres, spor yapmama, kötü beslenme alışkanlıkları gibi dış etkenler de cildimizin daha erken yaşlanmasında etkili olan faktörlerdir.

İç ve dış yaşlanma arasındaki farkları kolayca ayırt edebiliriz. Cildimizdeki bazı yerler dış etkilere fazla maruz kalmadığı için daha yumuşak ve pürüzsüz, sağlıklı görünür. Fakat dış etkilerin yoğun olduğu yerlerde mesela ellerde kuruluk, çatlamalar, kalınlaşmalar olur. O bölge pürüzlü görünür.

İşte burada kişinin dıştan gelen etkilere ne kadar açık olduğu ve bu etkileri ne kadar iyi yönetebildiği konusu öne çıkar. Dıştan gelen etkileri iyi yöneten el bakımını iyi yapan bayanların elleri daha sağlıklı, pürüzsüz, yumuşak ve dokununca kayıyormuş hissi uyandırır. Güneş ışınlarına çok fazla maruz kalmak da ciltteki bu kalınlaşmayı ve kurluğu oldukça tetikler. Ayrıca ciltte benekli gözenekler de bundan dolayı oluşmaya başlar.