Gurme, Fransızca’da damak tadı olan kişi veya lezzeti yakalayan demektir. Son dönemlerde mutfağa ilginin artması ile çok konuşulan ve anlatılan, gurme ve gurmelik sanatı mutfak kültüründe Oskar sahibi olmak için gereklidir. Gurme, yapılan lezzetlerin tadını ve tarzını kontrol edip, bize öneren kişidir.

Fransa’da 1500’lü yıllarda, saray mutfağında yapılan yemeklerin ağır olması ile artan zehirlenme vakaları neticesinde ortaya çıkmıştır. Kral 16. Louis, bu konuda özel uzmanlar getirmiş ve kendisi de dahil olarak yemekleri düzeltmeye çalışmıştır. Bu insanlara zaman içinde gurme denmiştir. Gurmelik, sanıldığının aksine bir kültür gerektirmektedir. Sadece yemekler değil, içecekler de bu kültürün içine girer. Gurmeler, küçük yaşlardan itibaren farklı lezzetler konusunda çalışmaya başlarlar. Gurmelik, bu nedenle bir yaşam tarzıdır ve tüm dünya lezzetleri konusunda gezmek, yemek, tatmak ve pişirebilmek demektir. Tüm şarap çeşitlerinden, av etlerine, soslara, deniz ürünlerine, etnik pişirme tarzlarına kadar bilmek ve ömür boyunca çalışmak, kendini geliştirmek gurmelerin işidir. Gurmeler, üstelik farklı kültürleri de incelerler. Fransa’da hangi çiftçi üzümü nasıl yetiştiriyor, hangi bağ bozumunda toplanan üzümden yapılan şarap hangisidir? Tadı buruk mudur? Acımsı mıdır? Hangi sosla hangi et pişer? gibi pek çok konuda araştırılar. Bir ürünün tarlada toplanması, tarihi ve hangi ülke mutfağında, hangi şekilde pişirilmesi gerektiğine kadar, öğrenilen bu bilgiler yemeğin lezzeti konusunda bilgi sahibi olmalarını sağlar.

Ülkemizde çok az, bir elin parmağını geçmeyecek kadar gurmemiz vardır. Hatta bu konudaki bilgileri, son dönem televizyonda gördüğümüz yabancı kanallardan öğrenmekteyiz. Çok geniş ve kaliteli bir mutfak kültürümüz olmasına rağmen, aşçı ve aşçılık eğitimlerine yeni yeni önem vermeye başladığımızdan, gurme kültüründe eksikliklerimiz vardır.