Afrika kökenli olan aloe vera bitkisi, zambakgiller familyasındandır. Buna rağmen kaktüse benzeyen bir görünümü vardır. 30 cm’ye kadar uzayabilen, etli ve sulu bitkidir.

Aloe veranın diğer adı sarısabırdır. Bu bitkinin gövdesi ya yoktur ya da 10 ile 30 cm olabilir. Eğer alt yaprakları kesilirse zamanla gövdesi ortaya çıkar. Kılıca benzeyen yaprakları uca doğru incelip sivrileşen, kenarları testere benzeri küçük dikenli, soluk yeşil renkli ve üzerinde açık renkli lekeler bulunan etli yaprakları toprağın üst kısmında rozet oluşturarak yükselir.

Yaz aylarında açan çiçekleri, sık salkımlar halinde, sarı ve kırmızı renkte olur. Pek seyrek tohum bağlayan sarısabır bitkisinin tohumuyla çoğaltılması zor bir iştir. Bunun yerine, rozetinin kenar kısımlarından verdiği yeni sürgün yapraklarının ayrılıp farklı bir yere dikilmesiyle çoğaltılır.

Serbest ve glikozit antrasen türevleri, uçucu yağ ve reçine ihtiva eder. Aloe veradan çıkarılan özsu, kozmetik ve ilaç endüstrilerinde kullanılmaktadır.

İçeriğinde bulunan vitaminler, mineraller, aminoasitler ve enzimler sayesinde alternatif tıp için çok önemli bir bitkidir.

Ciltte meydana gelen yara ve yanık gibi deformasyonlarda oldukça etkili olduğu kanıtlanmıştır.

Aynı zamanda aloe vera bitkisi, anti-bakteriyel etkisiyle enfeksiyon tedavilerinde ve sindirim sistemi hastalıklarından sayılan kabızlık, hemoroit rahatsızlığı, ülseri, huzursuz bacak sendromuna karşı da kullanılmaktadır.

Yeşil kabuk bölümünün altında yer alan yaprağın iç kısmında bulunan ve parankim hücreler tarafından üretilen müsilaj görünümlü renksiz kısım olan jele denir. Bu jeli, yapraklarını ortadan ikiye ayırarak ya da yaprakları blenderdan geçirerek elde edebilir, sonrasında kullanım amacınıza yönelik olarak dondurucuda beklettikten sonra kullanmanız tavsiye edilmektedir. Aloe veraları evinizde saksılarda yetiştirebilirsiniz. Çok su sevmeyen bu bitki toprağı kurudukça sulanmalıdır. Güneşi sever, bu nedenle de güneş altında 1 m uzunluğuna kadar ulaşabilir.