Yüz ve vücut güzelliğiniz için estetik cerrahi alanında merak edilenleri, yeni trendleri, güzelliğinizin en doğal hallerinin yeniden nasıl oluşturulduğunu hurriyetaile.com okurlarıyla köşemizden her hafta yeni yazılarımızla paylaşacak olmanın ayrıcalığı ve heyecanıyla “Merhaba.”
Günde kaç defa “merhaba” diyoruz acaba? Dikkat ettiniz mi hiç, yüz yüze iletişimin ilk adımı olan merhaba hitabından sonra göz temasında karşılaştığımız yüz ifadesine.. Bakışlar çoğu zaman insanların en sevmediği, en çok şikâyetçi olduğu ve en çok estetik ameliyat yaptırılan yüz bölgesine odaklanır. Ve anında beynimiz gayri ihtiyari bir değerlendirme yapıyor yüzümüzün o bölgesiyle ilgili: Genellikle, “Hımm, çok çirkin görünüyor...” ya da nadiren, ”Çok hoşmuş, ne kadar güzel şekli var...”
Günlük hayatımızın bir parçası haline gelen bu yorumlar, en beğenmediğimiz organımız olan burnumuzla ilgilidir. Uzunluğu, kemerli sırtı, eğriliği, genişliği, ucu, kanatları, yüksekliği, yuvarlak ya da sivri oluşu, yani burnun her detayı ayna karşısında gözlerimize, iletişim esnasında da başkalarının gözlerine takılır. Rahatsızlık verir bu durum.. Psikolojik takıntılar yaratır. Yüz hatlarınız ne kadar güzel olursa olsun, burnunuzdaki şekil bozuklukları ya da beğenmeme duygusu çoğunlukla bütün yüzünüzü kaplayan çirkinlik hissine dönüşür. Gözlerinizin yapısı, bakışlarınız ve kaşlarınızın dinamizmi ne kadar etkileyici ve güzel olursa olsun iri kemikli, kemerli ya da eğri bir burun yapısı bu güzelliği gölgelemektedir.
Peki, burnumuzdan neden bu kadar şikâyet ediyoruz? Bu sorunun yanıtı Anadolu coğrafyasında yaşayan bizlerin burun yapısının karakteristik özellikleridir. İnsanlarımızın burnu genellikle yüz hatlarıyla uygun ölçülere sahip olmayan, kemikli, iri yapılı, kemerli, uzun, uç kısmı düşük, geniş ya da eğridir.
Ne oldu da son yıllarda burnumuzla güzellik ve çirkinlik ekseninde bir psikolojik çatışma yaşıyoruz? Modern toplumun ihtiyaçları artık kadın ve erkeğin fiziki güzelliğini, yüz ifadesinin gücünü, beğenilme ve kendini kabul ettirme duygusunu hayatımızın önceliklerinden biri haline getirdi. Bununla birlikte estetik ve plastik cerrahinin ulaştığı tecrübe, teknoloji ve yöntemlerin artık ulaşılabilir olması ve bunun yaygınlaşmasıyla burnumuzun kaderini elimize alıp, ona yön vererek yüzümüzle uyumlu şekiller vermeye başladık.
Ülkemizde en çok yapılan estetik ameliyat olan burun estetiği ameliyatıyla artık burnumuzla barıştık ve onu daha çok seviyoruz.
İnsanlarımızın, estetik ameliyatla yeniden oluşturulan, doğal ve objektif güzelliğe sahip burun formu, uyguladığımız bazı estetik yaklaşımlarla mümkün olmaktadır. Biz buna, burun estetiğinde Da Vinci Yaklaşımı diyoruz.
Burnunuza "Da Vinci" testi yaptırın

Ünlü ressam Leonardo Da Vinci'nin burun ve yüzde belirlediği mükemmel oranlar temelinde ortaya çıkan ölçüsel güzellik kriterleri aynı olmakla birlikte farklı yüzlere yakışan doğal görünümlü burun şekillerinin ortaya çıkmasını sağlıyor. Çünkü her insanın yüzü parmak izi gibidir, birbirinden farklıdır. Her yüze yakışan burun şekli de farklıdır.
Estetik burun ameliyatlarında bu kişiye özel, doğal görünümlü burun şekillerini ortaya çıkarmak için Da Vinci'den günümüze evrilen burnumuzdaki ölçüsel güzellik kriterleri şöyledir. Bu ölçüleri burnunuz için ayna karşısında kendiniz de test edebilirsiniz:

• Burnun ideal uzunluğu karşıdan bakıldığında alındaki saç çizgisinden çene ucuna kadar olan mesafenin 3'te 1'i kadar olmalıdır.
• Burnun olması gereken ölçüsel genişliği bir göz genişliği ya da iki kulak arasındaki mesafenin 5'te 1'idir.
• Burun ucunun üst dudak ile olan en ideal açısı kadınlarda 95 ile 115 derece arasında, erkeklerde ise 90-95 derece arasında olmalıdır.
• Burun ucunun çene ucuyla ahengi de çok önemlidir. Burun ucundan çene ucuna hayali düz bir çizgi çizin. Dudaklarınız bu çizginin arkasında kalmalı.
• Buruna yandan bakıldığında burun kökü ile yanak arasındaki ideal açı ise 30 ile 40 derece arasındadır.