Oysa artık yüzümüzü de eski formuna kavuşturmanın yollarını araştırıyor uzmanlar. Özellikle önümüzdeki yaz günlerinde bronzlaşmak uğruna narin ciltlerimizi her zamankinden daha güçlü ve sağlıklı bir şekilde teslim etmemiz gerekiyor güneşe!

Cilt Hastalıkları Uzmanı Dr.Betül Şengör, cilt bakımının her zaman gözde yöntemlerinden biri olan oksijen terapiye yeni bir soluk getiren “soğuk etkili oksijen bakımı”nı sıcak etkili “radyofrekans tedavisi” ile birleştirdiklerinde bu mükemmel ikilinin ciltte daha güçlü bir anti-aging etkisi yaratabileceğini söylüyor.

Şengör, “Soğuk etkili oksijen bakımının yüzeyel işlemlerde cildin kolajen artışını ve dolayısıyla sıkılaşmasını tetiklemesi söz konusu iken sıcağın anti-aging etkisi ışık terapilerle dermiste yani derinin alt katmanlarında daha fazla görülebilmektedir. Bu iki yöntem aslında ayrı ayrı uygulanırken biz haftada bir kez olmak üzere 3-6 seans soğuk etkili oksijen bakımından 3 gün sonra ılık radyofrekans tedavisini uyguluyoruz. Böylece saf oksijenin tazeleyici soğuk etkisi ile cilde yüzeyel peeling yaparak cildi daha derinlemesine onaran sıcak ışık terapisine hazırlamış oluyoruz.” diyor.

Soğuk basıncın ciltte sıkılaştırıcı ve stimulasyonu arttırıcı etkisi tıpta ödem giderme ve inflamasyonu azaltma amacı ile çok çeşitli cilt tedavilerinde kullanılıyor.

Konsantre oksijenin ciltte oluşturacağı canlandırıcı etki ve bu sistem ile birlikte kullanılmak üzere formüle edilmiş ‘özel içeriğe sahip bakım kitleri’nin olumlu etkisi ile ciltte arzu edilen mükemmel sonuçlara ulaşmak mümkün olabilir.

Konsantre oksijen ve değişik ebatlara sahip elmas peeling başlıkları ile; cildin stimulasyonu arttırılarak ölü deri tabakasının atılması sağlanabilir. Uygulama sırasında epidermisin alt tabakalarında hücre bölünmeleri meydana gelir ve bunun sonucunda da cilt kaybettiği genç görünümüne yeniden kavuşabilir.

Soğuk etkili, tazeleyici aktif maddeler içeren ‘kokteyl’ özel başlığı ile; soğuk basınç cildin sıkılaşmasına, stimulasyonun artmasına, ödeminin azalmasına, hassasiyetinin giderilmesine yardımcı olur. Uygulamaya oksijen eklendiğinde ise gözeneklerin sıkışlaşması, ciltteki kızarıklığın giderilmesi ve yüz kontörünün belirginleşmesi söz konusudur.

Haftada bir kez olmak üzere 5 ila 10 seans uygulanan ılık radyofrekans tedavisinin benzerlerinden en büyük farkı; kontrollü bir ısıtma sistemi olmasıdır. Daha düşük dozlarda ısı verilerek cilde rahatlıkla uygulanan bu yöntemin ciltteki kırışıklıkları bir ütü gibi açtığını söylemek çok da yanlış olmaz. Çünkü ılık radyofrekans tedavisi mevcut kolajenlerin tetiklenmesine ve onarımına katkıda bulunurken, yeni kolajen oluşumunun tetiklenmesine de yardımcı oluyor.

Dermal ve epidermal dokulara etki edebilen yöntem, çene altındaki yağ dokusunu incelterek yüz ovalinin sıkılaşmasına da yardımcı oluyor. ılık radyofrekans tedavisi, karın, kalça ve basenlerdeki inatçı selülitlerin tedavisinde de kullanılıyor.