Tekil Mesaj gösterimi
  #1  
Alt 09-25-2015, 10:23 PM
buse
 
Mesajlar: n/a
Standart Bayramoğlu: Halkın istemediği döner




Bayramoğlu’nda döner gerçek odun kömüründe pişiyor, sıkıştırılmamış kömür. Oldukça da ince kesiliyor. Yağı yerinde, içi sulu. Et kahverengi değil, pembemsi.
“Vedat bey, biz de sizin gibi döneri yağlı ve fazla pişmemiş severiz ama müşteri öyle sevmiyor. Yağsız olsun ve iyi pişsin diyorlar.”
Bin kez işittim bu lafı.
Piyasada bulunan klasik dönerler genellikle kayış gibi. Pek fazla da et lezzeti almıyor insan.
Ama alışmışız yiyoruz. Fast food kategorisinin en lezzetli ürünlerinden döner. İyi yapılırsa lezzetine doyum olmaz (İstanbul’da sadece bir-iki kebapçının hakkını vererek yaptığı iskender kebabı fast food kategorisine almıyorum. Bence gerçek iskender Türk mutfağının medar-ı iftiharlarından).
Gel git ki ülkemizde döner giderek yozlaştı. Sanırım gerçek döner ustaları pek kalmadı. Maliyetleri de düşük tutmak için giderek dondurulmuş dana etinden standartlaşmış bir meta üretilmeye başlandı.
Bir zamanlar dönerlerde iç gömlek kullanılır ve mangalda eriyen gömleğin lezzeti ete geçerdi.
Bu teknik artık tarihe karıştı.
Dönercide konfor olmaz
Buna karşılık, kim ne derse desin ve lokantacılar ne bahane bulursa bulsun, halkımız döneri çok seviyor. İyi döner yapan birkaç lokanta ve büfe dolup dolup taşıyor.
Başta fast food dedim ya. Dönercilerde boş yere konfor aramayın. Daha çok lise yemekhanesi görünümünde bizim dönerciler.
Kavacık’taki Bayramoğlu da öyle. Dolup taştığı için amaç müşterinin bir an önce karnını doyurup hesabı ödemesi. Bir masa boşaldığı an, hatta daha siz hesabı ödemeden doluyor. Garsonlar da son derece hızlı ve etkin çalışıyor. Daha siz kalkmadan masa temizlenip hazır duruma getiriliyor.
Estetik duygunuzu tatmin etmek ya da rahat rahat, aheste aheste kürekleri çekerek yediğinizden haz almak mümkün değil tabii ki böyle bir ortamda.
Ama döner bu kadar nefis olunca bütün bunları düşünmüyorsunuz bile.
Önünüze gelen domates salatanın ve turşuların pek özel olmamasına, ayranın da (Tikveşli) vasat üstü olmasına rağmen bu dönerin gerçekten ev yapımı ve manda sütü bir ayranı hak edeceğini de pek düşünmeden yemeğinizi yiyorsunuz.
Sadece yemekle de kalmıyorsunuz ve bir porsiyonu 10 dakikada yiyip yuttuktan sonra garsonun tabağınıza “azıcık” ilave diyerek taze kesilmiş, sıcacık bir porsiyonu boca etmesinden de gerçekten büyük haz alıyorsunuz.
Mis gibi kokuyor döner.
Gerçek et gibi.
Yüzde 30’u koyun eti imiş ve döş kısmındanmış.
Burası önemli tabii. Koyun eti danadan pahalı.
Öte yandan Bayramoğlu’nun seçtiği etin lezzeti ve pişirme tekniklerini de takdir etmemek mümkün değil.
Döner yakılmadan pişirilmiş. Kesilir kesilmez fazla bekletilmeden önünüze geliyor.
Gerçek odun kömüründe pişiyor. Sıkıştırılmamış kömür.
Oldukça da ince kesiliyor.
Yağı yerinde. İçi sulu. Et kahverengi değil. Pembemsi.
Hele yanında da sumaklı söğüş soğan düşünün (bunu ben istedim).
Alın size dünyanın en lezzetli fast food ziyafeti.
Düşünmeden edemiyorum.
Bu lezzet Boğaz’a hakim manzaralı ve keten masa örtüleri olan adam gibi bir ortamda turistlere tattırılsa.
Yanında da isteyen bir kadeh iyi Cabernet ya da Syrah kırmızı şarap içebilse…
Acaba ülke turizmi açısından sonuç ne olur?
Ne olur dersiniz?
Değerlendirme: 4
İletişim Bilgileri:
Rüzgarlı Bahçe Mh. Cumhuriyet Cad. Seyfi Baba Sok. No:2 Kavacık‎
(0216) 413 0045




  • Vedat Milor

Alıntı ile Cevapla